Emeğin mücadele ve dayanışma gününü tarihimize yakışacak; bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini büyütecek ve gençliği AKP iktidarı karşısında siyasal bir güç haline getirme hedefimize yaklaştıracak biçimde kutlamanın yıllardır temel eksenimiz olduğu herkesin malumu. Devrimci Gençlik sayıca az da olsa çok da olsa 1 Mayıs gündemine daima böyle bakmış, 1 Mayıs’tan 2 Mayıs’a devrimci mücadele adına neyi taşıyıp taşıyamadığını da bir başarı ölçütü kabul etmiştir. Bizim derdimiz gençliğin derdidir, halkın derdidir; gençliğin sesi, gücü ve iradesi olma hedefinde ihtiyaç neyse yaptığımız da odur.
Bu yılın 1 Mayıs’ına başını büyük ölçüde gençliğin çektiği bir halk direnişi dalgası içinde giriyoruz. 19 Mart sabahı AKP’nin halk iradesine yönelik darbesi hayata geçtiği zaman, ülkeyi içine sürüklemeyi hedefledikleri yılgınlık bulutu İstanbul Üniversitesi öğrencileri tarafından polis barikatının yıkılmasıyla darmadağın edildi. O andan itibaren AKP darbesine karşı ülkemizin dört bir yanında destansı bir direniş boy verdi. Geçmiş yıllarda “Halkımızın güçlü kollarıyla aşamayacağı engel yoktur” sloganını duvarlara nakşeden yoldaşlarımız bir kez daha tarih önünde doğrulandı. O yüzden bu yılın 1 Mayıs’ı için sanki böyle bir direniş sürecinin içinden geçilmemiş gibi, sanki 2024 yılındaymışız gibi hareket etmek devrimciler açısından en temel yanlış olacaktır. Bu açıdan 1 Mayıs ve Taksim eksenli tartışmalara ilişkin Devrimci Gençlik’in duruşunu yeniden belirtme gereği duyuyoruz: Devrimci Gençlik Dernekleri 1 Mayıs’ta bütün gücüyle Taksim başta olmak üzere memleketin bütün meydanlarında olacak; gençliğin umudunu ve öfkesini kuşanarak yürüyecektir.
Bilindiği üzere DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin öncülüğünde Kadıköy’de ikinci bir 1 Mayıs eylemi düzenlenecek. Bu sebeple Taksim-Kadıköy ekseninde yürüyen tartışmalara ilişkin birkaç hususun altını çizmek istiyoruz:
- 1 Mayıs’ta Kadıköy’e çıkmayı tercih eden dostlarımız işçi sınıfının Taksim’i değil Kadıköy’ü işaret ettiğini söyleyerek Kadıköy için bir politik meşruiyet inşa etmeye çalışıyorlar. Sormak gerekiyor; bütün gücü CHP’li belediyelerin işçilerini üye yazdırmaktan gelen ve başkaca bir örgütlenme faaliyeti olmayan, bu nedenle işçi sınıfını CHP’ye satmaktan başka bir pratiği kalmayan, üyelerini alanlara çıkaramayan, AB fonlarıyla sendikacılık yapan DİSK yöneticileri midir işçi sınıfı? Bu anlamda DİSK ile daha kitlesel bir konfederasyon olan Türk-İş arasına nasıl bir fark koyuyorsunuz da işçi sınıfını Kartal’da değil Kadıköy’de arıyorsunuz? Diğer taraftan geleceksizliğin pençesinde çare arayan, zaten halihazırda okumak için işçilik yapan, işsiz adayı milyonlarca gencin iktidara ve sömürü düzenine karşı öfkesinin Taksim’i işaret etmesi sizi hiç mi ilgilendirmiyor? Bu öfke ve isyan moralsiz, enerjisiz, bitik konfederasyonların çağrısından daha mı kıymetsiz? DİSK yönetiminde nasıl bir potansiyel ve gelecek görüyorsunuz da halkın ve gençliğin bu tepkisini kendi haline bırakıp Taksim’i tamamen terk ediyorsunuz?
- Açıktan dillendirilmese de kulislerde Taksim’in güvenli olmayacağına, herkesin gelemeyeceğine ilişkin değerlendirmeler yapılıyor. 19 Mart sonrası İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin yaptığı yürüyüş daha mı güvenliydi? Saraçhane eylemleri ya da 23 Nisan Anıtkabir yürüyüşü daha mı güvenliydi? Kimileri kendi geri pozisyonlarına politik meşruiyet kazandırmak için Devrimci Gençlik’i heyecanı ve cesareti aklını aşan maceracılar olarak damgalayabilir; bu bize yönelik tarihsel bir suçlamadır ancak gerçek böyle değildir. En başta 2025, 2024 değildir. Bugün memlekette bir halk öfkesi, sokaklarda bir direniş hali bulunmaktadır. Yani bütün güvenlik kaygılarını tersine çevirecek bir potansiyel mevcuttur. Buna güvenip Taksim tercihi yapmak da bir politik iddia ve özgüven meselesidir. Devrimci Gençlik bu iddiayı taşımaktadır.
- Kimilerinin Taksim ısrarını “dar grupların kahramanlık hikayesi yaratma çabası” olarak değerlendirdiklerini görüyoruz. Bugün Taksim iradesi gösteren devrimciler geçmişten biriktirdikleri tecrübeler eşliğinde bir miting için nasıl bir hazırlık gerekiyorsa bunu örgütlemeye çalışmaktadır. Ne ortada şövalye rollerine bürünmüş bir serdengeçtiler topluluğu vardır ne de kahramanlık heveslileri. Biz pervasızlığıyla sarhoş olmuş gençler değiliz, devrimciyiz ve bu türden suçlamalarla ilk kez karşılaşmıyoruz. 12 Mart darbesi sonrası faşistler ODTÜ’yü işgal ettiği zaman bütün gençlik örgütleri “boykot” tavrı alarak üniversiteyi terk ederken Devrimci Gençlik “eğitim hakkımız engellenemez” sloganıyla kavga ederek işgalin kırılmasına öncülük etmişti. Bizim tarihimiz de siyasal aklımız da budur; o zaman da bu tavrı gençliğin direniş potansiyelini görerek almıştık. 1 Mayıs’ta ne olursa olsun gençliğin öfkesine ve direncine güvenerek Taksim’e yürüyeceğiz. Derdimiz de alan tartışması değildir. Başka bir konjonktürde Kadıköy meselesini bir fırsat olarak değerlendirebilir, bir kazanım olarak görebilirdik. Ancak bugün mücadelenin ihtiyaçları daha ilerisini dayatıyor. Toplumsal hareket Taksim derken devrimciler Kadıköy dememelidir.
- CHP lideri Özgür Özel “Kadıköy’deyiz” diye açıklama yaptı. Hatırlanırsa kendisi Saraçhane sürecinde otobüs tepesinden “Söz veriyorum Taksim’de olacağız” diye ant içmişti. Tekrar belirtmek istiyoruz: CHP ve Özgür Özel direnişten korkuyor ve kabuğuna çekilmesi için uğraşıyor. CHP, İBB’ye yeni operasyonlar düzenlenirken, Kanal İstanbul sürerken, gerek sokağa çıkan insanlarımızdan gerekse de Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere İBB yöneticilerinden onlarca kişi tutukluyken “AKP darbesi başarısız olmuştur” deyip halkı evine çekilmeye çağırıyor ve sandığı işaret ediyor. Henüz kazanmadık. İstediğini alamayan AKP halka saldırısını sürdürüyor, ısrar ediyor ve muhalefeti sindirip siyasal alanı düzlemeye çalışıyor. CHP1 Mayıs sürecinde ise kendi kontrolündeki DİSK yönetimi eliyle Taksim yerine Kadıköy çağrısı yaparak direnişi bölmeyi hedefliyor. Bu anlamda belirtmek istiyoruz: Biz 19 Mart günü Özgür Özel’e güvenerek sokağa çıkmadık, haklarımıza ve özgürlüklerimize güvenerek sokağa çıktık. Taksim’e çıkıp çıkmama ölçütümüz de Özgür Özel’in ya da CHP’nin varlığı değil halk direnişidir. Herkese de çağrımız şudur: CHP’ye ya da Özgür Özel’e güvenmeyin. Halka güvenin, gençliğe güvenin, kendinize güvenin ve devrimcilere güvenin.
Devrimci Gençlik Dernekleri 1 Mayıs’ta özgürlük için ayağa kalkıyor. Ülkesini ve halkını seven tüm gençleri bizimle beraber yürümeye ve Taksim’i AKP işgalinden kurtarmaya çağırıyoruz. Biz sizin gücünüze inanıyoruz, siz de kendinize inanın. Göreceksiniz gücünüz tarih yazacak, emeğiniz Türkiye’yi bağımsız ve demokratik bir ülke yapacaktır.
1 Mayıs’ta gençliğin devrimci örgütüyle kurtuluşa yürüyün!
Devrimci Gençlik Dernekleri
27 Nisan 2025