Devrimci Gençlik dergisini işçi sınıfının devrimci bir partisinin olmadığı, sol hareketin örgütsüz ve darmadağınık olduğu bir dönemde çıkarmaya başladık. Devrimci hareketin dağınıklığı en geniş bir şekilde gençlik hareketi içine de yansımakta idi ve genel plandaki bir toparlanma ve devrimci bir birlik oluşturulmadan gençlik hareketinin birliğinin sağlanması esas olarak mümkün görülmüyordu. Ne var ki gençlik hareketi, en azgın faşist saldırıların eşiğinde ve disiplinli bir örgütlenmeye en çok ihtiyaç olunduğu bir noktada idi.
Böyle bir ortamda devrimci gençlik eyleminin birliğini savunarak yayınlanmaya başlayan Devrimci Gençlik Dergisi, yürüttüğü mücadele anlayışıyla devrimci görev halkasını doğru kavrayabilmiş midir? Üzerimize düşen görevleri yerine getirebilmekte miyiz?
Bugüne kadar Devrimci Gençlik dergisine yöneltilen eleştirilerin ışığındaki bir değerlendirmeyle bu soruların karşılığını aramak, faydadan uzak bir çaba olmayacaktır.
Bugüne kadar bize çok çeşitli mihraklardan epey “eleştiri” yöneltildi. Devrimci Gençlik dergisinin yayınlarındaki eksikliğe ve hatalara değinen, yürüttüğü devrimci uğraşıda daha başarılı olması için yapılan dost eleştiriler şüphesiz, bizler için yapılan övgüler kadar ve belki onlardan da fazla bir değer taşımıştır.
Buna karşılık eleştirilerin içinde öyle yazılar da var ki, bunları ideolojik mücadele ya da eleştiri kavramlarından herhangi birisi içinde değerlendirmek mümkün değil. örneğin, gençliğin demokratik mücadele platformu için önerdiğimiz, gençliğin tek merkezi örgütü ve federasyon önerilerinden kalkarak; parti olarak gençlik federasyonunu önerdiğimizi(!) ve ekonomik-demokratik mücadeleyi stratejik temel mücadele biçimi olarak kabul ettiğimizi ileri sürenler oldu. Şüphesiz bu tür “eleştiri”leri ileri sürenler içinde iyi niyetli olanlar da bulunabilir, ama buna rağmen bu tür “eleştiri”leri ciddiye almaya imkan yoktur. Yine aynı kategoriden olarak “gençliği temel aldığımız” iddiaları da gösterilebilir. Ancak bu son konuya bağıntılı olarak çok sayıda arkadaş tarafından “niçin derginin adının Devrimci Gençlik olduğu”, “neden sadece bir gençlik dergisi çıkarıldığı” veya “neden” önce gençlik için bir dergi çıkarılmasına ihtiyaç duyulduğu soruları yöneltilmektedir. Bu nedenle, sanırız ki konuya bu açıdan biraz daha açıklık kazandırmak gerekiyor.
Temel Siyasi Görev ve Devrimci Gençlik Dergisi
Hangi şartlarda mücadele veriyoruz? Her şeyden önce bu sorunun karşılığını doğru bir şekilde tespit etmeliyiz. Zira bu sorunun karşılığıdır, bizim siyasi görevlerimizi doğru kavrayabilmemizi sağlayacak olan şey.
Başta da kısaca belirtmeye çalıştığımız gibi, hakim sınıfların içine düştükleri iktisadi ve siyasi kriz nedeniyle başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçi halka ve emekçi halktan yana tüm yurtseverlere karşı baskı ve terörü yoğunlaştırdıkları, her türlü faşist saldırı ve zorbalığın arttığı, Faşizmin koyulaştığı, buna karşılık; emekçi halkın kurtuluşu uğrundaki mücadelenin alabildiğine örgütsüz ve darmadağınık olduğu, hakim sınıflar karşısında tüm emekçi halkın kurtuluşu mücadelesine öncülük edecek devrimci bir partinin olmadığı koşullarda yaşamaktayız. İçinde bulunduğumuz koşulların en özet ifadesi budur.
Uzun söze gerek olmadan açıktır ki, bu koşullarda temel siyasi görev; devrimci hareketin dağınıklığının giderilmesi, devrimci birliğin oluşturulması; işçi sınıfının iktidar mücadelesinin aracı olarak devrimci partinin yaratılmasıdır. Bu görev, içinde bulunduğumuz somut tarihi koşullarda bütün diğer sorunların çözümü için çözülmesi zorunlu olan halkadır, diğer tüm sorunların esas çözümlerinin zorunlu önkoşulu, olmazsa olmaz şartıdır. Gençliğin mücadelesinin de, işçi sınıfının ekonomik demokratik mücadelesinin de, ülke çapındaki emekçi halkın anti-faşist mücadelesinin de doğru bir temele oturabilmesi, bu siyasi görevin yerine getirilmesine bağlıdır ve bu anlamda da bu görev, bugün diğer tüm devrimci faaliyetlerin kendisine tabi olmak zorunda olduğu acil-temel siyasi görev halkasıdır.
Evet bugün “Birlik gerçekten büyük bir dava ve büyük bir şiar”dır. Ama bu görev nasıl yerine getirilecektir? Dağınıklık nasıl giderilecek, devrimci bir birlik nasıl oluşturulacak, siyasi birlik nasıl sağlanacaktır?
Hemen söylemeliyiz ki, devrimcilerin birliğini sağlayacak olan şey, her şeyden önce marksist-leninist bir teorik temel olabilir.
Bugün ülkemiz solu burjuva ideolojisinin etki ve kalıntılarından temizlenmiş değildir, aksine en geniş şekilde burjuva ideolojisinin etkisi altındadır. Bu etki ve kalıntıları temizlemeden, elli yıllık sağ-revizyonist eğilimler devrimci hareket saflarından atılmadan, marksizm-leninizmin evrensel tezlerinin ülkemizin somut şartlarına uygulanılması ile oluşturulacak teorik bir temel üzerinde yükselecek olan devrimci bir birliğe ulaşmak imkansızdır. Emekçi halkın kurtuluşu yolundaki birlik hemen sağlanacak bir iş değil; bu, gün gibi ortada. Bu yüzden devrimciler bugün ikili bir görevle karşı karşıyadırlar.
“Devrimciler temel siyasi görev doğrultusunda; devrimci hareketin dağınıklığını gidermek ve siyasi birliği sağlamak için ideoloji temelinde sistemli ve örgütlü bir mücadele sürdürürlerken, diğer yanda yükselen kitle eylemleri içinde işçilerin-köylülerin ve konumuz olan gençliğin demokratik mücadelesindeki birliği sağlamak için mücadele etmelidirler. Bu ikili görev diyalektik bir bütün olarak ele alınmalıdır ve her tür mücadele içerisinde temel görev olan ideolojik ve siyasi birliğin sübjektif şartlarını oluşturmak esas amaç olmalıdır” (Devrimci Gençlik, Sayı 1)
Başta da söylediğimiz gibi, devrimci hareketin dağınıklığı gençlik hareketine yansıyordu ve devrimci gençlik hareketinin birliğinin esas olarak sağlanması birincinin çözümü ile mümkündü, yani genel planda bir birlik oluşturulmadan devrimci gençlik hareketinin birliğini sağlamak esas olarak mümkün değildi, Ama devrimci hareketin birliğinin sağlanılması, devrimci hareketin gösterdiği yapısal özellik nedeniyle bir bakıma gençlik hareketi içindeki birliğin nispi anlamda sağlanılmasından da bağımsız bir şey değildi. Bu ikisi, diyalektik bir ilişki içindeydiler. Üstelik faşist saldırıların azgınlaşacağı bir döneme girmekteydik ve devrimci gençlik hareketinin nispi anlamda da olsa, belirli ölçüler içinde de olsa dağınıklığını gidermek oldukça büyük bir önem taşıyordu.
Devrimci Gençlik Dergisini bu ikili görev bütünlüğünü göz önünde bulundurarak çıkarmaya başladık.
“Devrimci Gençlik Eyleminin Birliği” şiarını ileri sürerken, bunun temel siyasi görev doğrultusunda bir gelişmeyi ve o yolda atılmış bir adımı ifade ettiği düşüncesindeydik. Bu nedenlerle, bir yönüyle şüphesiz ki bir gençlik dergisi olma özelliğini taşıyan bu dergide ele aldığımız konular sadece gençlik meseleleri olmaktan çok öteye, devrimci hareketin genel sorunlarına ilişkin konular oldu. Kabul edileceği gibi böyle de olmak zorunda idi ve hemen belirtmeliyiz ki, bundan sonraki mücadelemiz de bu doğrultuda olacaktır. Bu, gençlik içindeki görevlerimizin temel siyasi göreve tabi olmasının zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu temel düşünceler doğrultusunda verilen mücadele başarılı olmuştur. Gençlik hareketi içindeki yanlış ve oportünist düşünceler etkisiz hale getirilmiştir. Ankara, İstanbul gibi devrimci gençlik hareketinin yoğun olduğu yerIerde her türden oportünist akım, ideolojik ve örgütsel alanlarda yenilgiye uğratılmıştır. Gençlik hareketinin birliği yolunda önemli mesafeler katedilmiştir.
Sonuç olarak bu açılardan (gençlik dergisi olmak, vs) bize yöneltilen eleştirilerin haklı olmadığı inancındayız. Ancak DEVRİMCİ GENÇLİK HAREKETİ, mücadelenin bütünlüğü içinde tali bir noktayı teşkil etmektedir. DEVRİMCİ GENÇLİK DERGİSİ de nihayet dar kapsamlı bir faaliyeti ifade etmektedir ve bir anlamda sınırlı bir alana inhisar etmektedir. Şüphesiz ki bu durumun yarattığı boşluğun, DEVRİMCİ GENÇLİK DERGİSİ dışındaki mücadelenin en geniş alanlarını kapsayacak olan bir çalışma ile doldurulması ihtiyacı bu gün ortadadır.
Maddi Bir Şeyi “Nefes” Kuvvetiyle Ortadan Kaldırmaya Çalışanlar
DEVRİMCİ GENÇLİK DERGİSİ ve onun siyasi çizgisi hakkında bunlar dışında yöneltilen “eleştiriler” arasında ülkemizin kaşarlanmış revizyonist akımları tarafından ileri sürülenler ise, daha ziyade eğlenceli konular!
Bu, kendilerini işçi sınıfı partisi olarak kabul etmeyen herkesi partiye karşı olmak(!)la suçlayan, sözde sol partilerin suçlamalarının sadece birini anmakla yetinelim: TİP’in sözcüsü Yürüyüş Dergisi, faşizme karşı mücadele konusundaki görüşlerimiz sırasında söylediğimiz “Maddi bir şey ancak bir başka maddi şeyle ortadan kaldırılabilir” sözleri üzerinde inciler döktürmüş. Bu sözlerin, “siyasetin önemini küçültmek için” söylendiğini ileri sürüyor. Siyaseti laftan ibaret bir şey sanan bu kaşarlanmış oportünistler, pratikte de zaten “lafla peynir gemisi yürütmeye uğraşıyorlar”. Ama bakarsınız Bay Y.Küçük burjuvaziyi faşist olmamaları için ikna eder, “maddi bir şeyi maddi olmayan bir şeyle” ortadan kaldırmanın bir örneğini verir, “nefes kuvvetlerinin” kerametine bizi de inandırır(!)
PDA Oportünizmini Bu Kadar Umutlandıran Şey Ne?
Bir diğer laf şampiyonu da şu sıra tüm kuvvetlerini Sovyet sınırına yığmakla uğraşan Halkın Sesi. Onca işin(!) arasında DEVRİMCİ GENÇLİK DERGİSİ’ne saldırmaktan geri durmuyorlar. Bu gruptan bir dergi son sayılarından birinde dergimizden alıntılar yaparak, DEVRİMCİ GENÇLİK HAREKETİ’ne çamur atmaya devam ediyor. İddiaları da şu:
Bizim yazdıklarımızla yaptıklarımız birbirini tutmuyormuş. Faşizme karşı aktif mücadeleyi önerir, provokasyon mantığına karşı çıkarken pratikte başka türlü davranıyormuşuz. Galiba bu küçük burjuva oportünistleri dergilerinde yazıp durdukları hayali suçlama ve yalanlara kendi kendilerini inandırabilmişler(!).
Ama bir şeyi doğru söylüyorlar. Gerçekten lafa değil işe bakmak lazım ve bu doğru ilkeyi devrimci gençlik kavramıştır. Zaten bu yüzden PDA’cı laf ebelerinin şarlatanlıklarına değil, yaptıklarına baktığı, yakın geçmişimizin deneyini doğru olarak gözleyebildiği içindir ki Devrimci Gençlik Hareketi içinde tasfiye olmuşlardır. Yoksa 12 Mart faşizminin güç mücadele anlarında teslim olan laf ebelerini halk savaşçısı, savaşta canlarını veren devrimcilerin ise “üçüncü dünya savaşı çıkmasın diye halk savaşına karşı çıkan revizyonistler” olduğu mavalına inanacak devrimci bulabilirlerdi belki.
Bir nokta daha var. Devrimci Gençlik Hareketi içinde tamamen tasfiye olan PDA’cılar AYÖD, İYÖD ve diğer Y.Ö. derneği seçimlerinde ezici bir çoğunluk kazanmasına rağmen, DEVRİMCİ GENÇLİK HAREKETİ’nin dağıldığı-çöktüğü çığlıklarını atıp duruyorlar. Eğer bu sevinç çığlıklarının sebebi 1971 yenilgisinin yarattığı ortamın revizyonizmin gelişmesine müsait bir zemin olması nedeniyle devrimci hareketin saflarında meydana gelen sağa kaymalar ve bu cümleden olarak da bazılarının PDA’nın kuyruğuna takılması ise, söyleyelim ki bu sevinç çığlıkları boşunadır. Yok eğer bu sevinç çığlıklarını attıran şey devrimci hareketin önderlerinin 12 Mart faşizminin kurşunlarıyla yok olmasıysa, yine aynı. Çünkü Devrimciler faşizmin saldırılarına ve devrimci hareket saflarındaki dönekliklere ve oportünistliklere rağmen, emekçi halkın kurtuluşu mücadelesini sürdüreceklerdir ve bir devrimci hareket ancak bütün bunlara rağmen başarıya ulaşabilir.
(*) Bu yazı Devrimci Gençlik dergisinin 1 Mart 1976 tarihli 6. sayısından alınmıştır.