İnsan, öncelikle ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır. İhtiyaçlarını karşılamak için ise bir araya gelir. Bu bir araya geliş insanın kendisini toplumsal bir varlık olarak inşa etmesi olarak cereyan eder. Parçası olduğumuz toplumsallık; ihtiyaçlarımızı karşılamak için birbirimize duyduğumuz ihtiyacın bir ürünüdür. İlk günden bugüne, giderek de artan bir biçimde beraber yaşıyor ve beraber üretiyoruz.
Şunu söylemek gerekir ki ihtiyaçlarımız salt fizyolojik gereksinimlerden oluşmuyor. Yaşam; karnımızı doyurmaktan, başımızı sokacak bir çatı bulabilmekten, hastalanınca iyileşebilmekten ibaret değil. Ancak bunlara dahi ya erişemiyor ya da yalnızca bunlar için yaşıyoruz. İnsan olmak fizyolojik ihtiyaçlarımızın karşılamanın yanı sıra bilim, sanat ve edebiyat ile var olmak anlamına da geliyor. Bunu herkes için istiyoruz çünkü özgürlük ancak herkes ona sahip olduğunda özgürlüktür. Özgürlük Akademisi bunun için yola çıkıyor!
Özgürlük: Zorunlulukların Kavranması ve Zorunlulukların Ardı
‘‘Ay ve güneş herkesin lambasıdır. Hava herkesin havasıdır. Su herkesin suyudur. Ekmek neden herkesin ekmeği değildir?’’
Bir ekmeğe dahi sahip olabilmek için para kazanmak, para kazanmak için çalışmak zorundayız. Bugün sahip olduğumuz tek ‘özgürlük’ emeğimizi hiçbir şeye yetmeyen bir ücret karşılığında satma zorunluluğundan başka bir şey değil. Şeyh Bedrettin’in henüz 15. Yüzyılın başında sorduğu soruyu kendimize sormamız gerekiyor.
Bilim, sanat ve edebiyatı; hapsolduğumuz zorunluluklar hapishanesinin farkına varmak için kullanabilir, derdimizi bu yolla anlatabilir, ayağımızdaki zincirlerden kurtulmak için bir silah olmasını sağlayabiliriz. Özgürlük Akademisi bunun için yola çıkıyor!
İnsanın özgürleşmesi ancak emeğin özgürleşmesiyle sağlanabilir. Her ne varsa onu emeğiyle var etmiş olan bizlerin; hak ettiği koca bir dünya, olabildiğine özgür olabildiğine refah dolu bir yaşam varken bunun kırıntısına bile sahip değiliz. Bilim, sanat ve edebiyat ya yoksulluğumuzu yeniden üretecek basit bir tahakküm aracı işlevini görüyor ya da küçük bir azınlığın sahip olduğu bir ayrıcalık olarak karşımıza çıkıyor.
Bilim, sanat ve edebiyatı; bir tahakküm aracı olmaktan, bir ayrıcalık olmaktan çıkarıp onu zorunlulukların kavranması için bir araca, zorunlulukları ortadan kaldıracak bir silaha ve dahi zorunlulukların ardındaki amaca dönüştürebiliriz. Özgürlük Akademisi bunun için yola çıkıyor!
Üniversitelerin halk yararına bilim üreten yaşam alanları olması gerekirken, kariyer kaygısı güdülen ve piyasanın ihtiyaçlarına yönelik hizmet üreten alanlara dönüşüyor. Öğrenciler olarak bu dönüşüm sürecinde üniversiteye, eğitime ve bilime gittikçe daha fazla yabancılaşıyoruz.
Gelin, üniversitenin esas bileşenleri olarak nasıl bir eğitim ve nasıl bir üniversite istediğimizi beraber tartışalım, nüvelerini beraber yaratalım!
Bilim Okuluna Katıl
‘‘Görünen gerçek olsaydı bilime gerek kalmazdı.’’
Bilim, teknolojik gelişmelerden ibaret değildir. Görünenin ardında yatan gerçekliğe; siyasetle, iktisatla, sosyolojiyle, antropolojiyle, arkeolojiyle; bilimle bakalım!
Sanat Okuluna Katıl
‘‘Sanatsal yaratım her şeyden önce bir toplumsal faaliyettir.’’
Sanat, Ömer Koç’un satın aldığı milyonluk tablolar ya da Akbank Caz Festivali değildir. Borusan Kültür Merkezinde sanat değil; tahakküm üretiliyor, ayrıcalık üretiliyor.
Toplumun hiçbir kurumunun kendinden menkul yapılar olmadığını, içinde yaşadığımız kültürün tüm unsurlarının bir tarihsel matris içinde gerçekleştiğini sanatın öyküsüne bakarak öğrenelim!
Edebiyat Okuluna Katıl
Edebiyatın bir yöntem olarak kavranması sözün ötesine geçen içeriğin anlaşılmasını sağlayacak, dilin olağanlığının arkasına saklanmış yanlışların açığa çıkmasına yardımcı olacaktır.
Bazen yaşanmışlığın çoğunlukla da kurmacanın hayatımızdaki yerini, ne anlam ifade ettiğini edebi akım ve metinleri inceleyerek beraber öğrenelim!
Özgürlük Akademisi’ne katıl!
Özgürlük Akademisi gençliğin nitelikli ve bilimsel bilgiye kesintisiz erişimine duyduğu ihtiyacı kavramış üniversite öğrencilerinin emeğiyle kendini var edecek. Üniversitenin bileşenlerinin kolektif emeğiyle önceden ilân ettiği aylık programını takip ederek yüz yüze çalışmalarına sürdürecek olan Özgürlük Akademisi gençliğin sözünü söyleyebileceği ve merak ettiklerini öğrenebileceği bir zemin olma iddiasıyla yola çıkıyor!
Senin de soracak soruların, söyleyecek sözün, merak ettiklerini öğrenme ihtiyaç ve isteğin var. Bu sesi duyan herkes gibi sen de bu çabanın bir parçası olabilirsin. Özgürlük Akademisi seninle beraber senin için yola çıkıyor!
Gençliğin ufku bütün dünyanın yeniden inşasında kurucu rol oynayabilir. Bu ufku daraltmaya çalışanlara karşı insanın sınırsız yaratıcılığını beraber işe koşalım!
Özgür Bilimle Geleceğe Yürümeye!
Özgürlük Akademisi’ne katıl- https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSc1I9P-vv8lA4F2SrWYF7iWw5U68wNwlULV1ftj4kkj0S-KfQ/viewform?usp=sf_link