Türkiye’de, ilk COVID-19 vakasının açıklanmasından ardından 6 ay geçti. AKP, ilk günden bugüne salgının tüm yükünü emekçi halk kesimlerinin sırtına bindirmeye, salgını fırsata çevirmeye ve hukuksuz uygulamalarını artırmaya devam ediyor. Halk sağlığı yerine patronları ve kendi çıkarlarını gözeten Saray Rejimi, milyonlarca insanı salgın karşısında ölüme terk ediyor. Kayıplar her geçen gün artıyor ve hayatını kaybedenlerin, virüse yakalananların çoğunluğunu emekçiler oluşturuyor.
Eğitimin bütün aşamalarındaki her öğrencinin pandemi sürecinde bizzat tanık ve mağdur olduğu gibi MEB’in, ilköğretim ve ortaöğretim için; YÖK ve rektörlerin, üniversiteler için aldığı ‘uzaktan eğitim’ kararı eğitimin kesintiye uğraması anlamına geliyor.
Bahar dönemine kadar devam edeceği öngörülen uzaktan eğitimin, nitelikli eğitime erişimdeki eşitsizliği derinleştireceği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Mart ayının başından ikinci dönemin sonuna kadar geçen sürede deneyimlediğimiz bu biçimin, eğitimin niteliğine dair telafisi mümkün olmayan sıkıntılar yarattığını gördük. Eğitimin yüz yüze olmasına dönük halk sağlığını da gözeten bir yaklaşıma sahip olunması, eğitim hakkının engellenmesine karşı verilecek örgütlü bir mücadeleden geçiyor.
Kapitalizm halk sağlığını tehdit ediyor
COVİD-19 salgını halihazırda mevcut olan eşitsiz, adaletsiz, hukuksuz düzenin, faşizmin üzerindeki perdenin biraz daha aralanmasına; AKP’ye yönelen sınıfsal öfkenin büyümesine yol açıyor. Salgının kendisi dahi tek başına içinde yaşadığımız düzenin ne olduğunu, nasıl çalıştığını, önceliğinin insan değil patronların kârlılık hâlinin sürmesi olduğu gösterdi, göstermeye de devam ediyor.
Sermaye birikiminin bazı merkezlerde yoğunlaşması bu noktalarda nüfusun ve yatırımların toplanmasına sebep oluyor. Sağlık alanındaki özelleştirmeler de buna eklenince sağlık sistemi kapasitesindeki yetersizlikler halk sağlığı için büyük tehditlerden birini oluşturuyor. Salgının giderek yayılıyor olduğu gerçeğiyle beraber düşünüldüğünde ise bu düzenin bize hazırladığı geleceğin salgın özelinde; ne teste ne tedaviye ne de önleyici sağlık hizmetlerine ulaşamayacağımız bir noktaya varacağını gösteriyor.
Ülkemizde, nüfusun ve sermaye yatırımlarının görece az olduğu yerleşim yerlerinde sağlık sistemi kapasitesi bu aşamada dahi alarm veriyor. Sağlık hakkının metalaştırılması; parası olanın erişebildiği, parası olmayanın kaderine terk edildiği bir sonuç üretiyor.
Canımıza kasteden bu düzenin yıkımı için tüm gençleri mücadele etmeye Devrimci Gençlik Dernekleri saflarına katılmaya çağırıyoruz! Halkın haklı kavgasında yeriniz hazır!
AKP, Halkın Sağlık Hakkını Gasp Ediyor
İşçiler, işsizler; geçinmek için çalışmak zorunda, çalışmak zorunda olduğu için evde kalamayacak olanlar lehine tek bir adım dahi atılmıyor. Virüse yakalanmak ile aç kalmak arasında bir tercihe zorlananlar için hayat her geçen gün daha da katlanılmaz oluyor. Halkın, ücretsiz bir şekilde önleyici sağlık hizmetlerine ve hastalandığında iyileşme imkânına sahip olma hakkı yok sayılıyor. COVİD-19 aşısı henüz bulunmadığından en güçlü önleyici sağlık uygulaması olan sosyal mesafe kurallarına uymayı mümkün kılacak şartların yaratılmamış olması göz ardı ediliyor. İşçilerin ücretli izin talebinin kabul edilmediği ve işsiz her yurttaşa geçimini sağlayacak bir gelir desteği sağlanmadığı koşullar sağlık hakkının gasp edilmesi anlamına geliyor.
Sınıfsal konumunun bir tezahürü olarak neredeyse bütün politikalarını anti-bilimsel bir muhtevanın üzerine inşa eden Saray Rejimi bilimin sesine kulaklarını kapatmayı sürdürüyor. İnandırıcılığını her geçen gün daha fazla yitiren üzerinde oynanmış verileri açıklamaya devam ederek halkın doğru bilgi alma hakkını engelliyor. Önlem, teşhis ve tedavi süreçlerinde gözetilmesi gereken hassasiyet gözetilmiyor, başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere salgın yönetimine dair her itiraz düşmanlaştırılıyor. Diyanet İşleri Başkanının dualarla salgını atlatacağız sesine yedeklenen AKP, hurafeyi ve kaderciliği örgütlüyor.
Salgının, tek tek insanlara sosyal mesafe telkinleri yapılarak önlenemeyeceği aşikârken Saray, ölümlerin sorumluluğunu kendi üzerinden atmak uğruna fırsatını bulduğu her an suçu halkın üzerine atıyor. Fabrikalarda, atölyelerde çalışan; işe gidip gelirken toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda olan evde kalamayanlar için bu telkinler hiçbir anlam ifade etmiyor.
Evde kalamayanlar için sağlık hakkı; ücretli izin, işsiz yurttaşlara sağlanacak gelir desteği ve nitelikli bir şekilde önlemlerin alınmasını sağlayacak sağlık yatırımlarına ayrılacak ek bütçe talebinin karşılanmasından geçiyor. AKP’ye yönelen öfke her geçen gün artarken halkın içerisinde bulunduğu örgütsüzlük ve dağınıklık hâli bu taleplerin toplumsallaşamamasına yol açıyor.
Devrimci Gençlik Dernekleri olarak gençliği gasp edilen sağlık hakkımız için verilecek olan mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Gelin sağlık hakkımızı amfilerde, sokaklarda, meydanlarda beraber savunalım.
AKP, milyonlarca öğrencinin eğitim hakkını gasp ediyor
Emekçilerin, emekçi çocuklarının eğitim alması gerekliliği sermaye sınıfı için ikili bir yan taşıyor. Daha fazla kâr etmek için nitelikli bir iş gücüne ihtiyaç duyan patronlar aynı zamanda okuyan, yazan, fikirlerini bu yolla açıklayan, çalışma ve yaşam şartlarını iyileştirmek için bir araya gelen, soran, sorgulayan, insanca olmayanı değiştirmeye cüret eden; bilinçli halk kitlelerinden de korkuyor. Özetle sermaye sınıfı; kendi lehine işlemek zorunda olan belli sektörlerde eğitimli kişilere ihtiyaç duyarken bir yandan da eğitimin halkın bilinçlenmesini sağlayacak bir işleve bürünmesini engellemeye çalışıyor. Eğitimin niteliksizleştirilmesinin, bilimin tasfiye edilmesinin, üniversitelerin yalnızca meslek sahibi olunan bir meslek yüksekokulu hâline getirilmesinin sebebini bu korku oluşturuyor. Patronların ihtiyacı olan biçimde iş gücünü patronlar adına AKP sağlıyor.
Üniversitenin iradesi yok sayılarak atanmış kayyum rektörlerin ve bir 12 Eylül kurumu olan, bugün de Saray’ın vesayeti altında olan YÖK’ün geçtiğimiz günlerde açıkladığı uzaktan eğitim kararını AKP ve patronların eğitim hakkımıza yönelik bir saldırısı olarak anlamak gerekiyor. Bu kararla milyonlarca üniversite öğrencisinin eğitim hakkı engellenmiş oluyor.
Bu karar, üniversite sınav sonuçlarının açıklanmasından çok sonra ilân edilmesi sayesinde zamlı fiyatlardan öğrenci kaydı alabilen vakıf üniversitesi sahibi patronların; giderlerin azaldığı uzaktan eğitim koşullarında daha fazla kâr elde edebilmelerinin önünü açıyor. Eğitimin bilimsellikten uzaklaşması, öğlencilerin nitelikli bir eğitim alamaz hâle gelmesi bu alanı bir yatırım alanı olarak gören patronların kâr olanağını genişletiyor.
Eğitimin bir ayrıcalık değil hak olduğu gerçeğine bir kez daha saldıran bu karar yoksul milyonların nitelikli eğitime erişimininin imkansızlığını derinleştirmeye devam edecek. Özetle; bir bilgisayara ya da kesintisiz bir internete sahip olmayan biz öğrenciler dersleri takip edememeye ve sınavlara girememeye devam edeceğiz. 3 aylık uzaktan eğitim deneyimimiz de bize gösteriyor ki bir bilgisayara ve kesintisiz bir internete sahip olunsa bile pek çok teknik aksaklıkla karşılaşılacak, birçok hak gaspı yaşayacağız.
Uzaktan eğitimle eğitimin niteliği alabildiğine azalacak, öğrenme sürecinin gerçekleşmesi mümkün olmayacak. Bilim üretilmesinin şartlarının giderek daralacağı bu koşullar eşit, nitelikli, bilimsel eğitim mücadelesinin tüm kazanımlarının işlevsizleştiği bir hâl yaratacak.
Salgının ilk günlerinde apar topar terk etmek zorunda kaldığımız yurtlarda yaşanan hak ihlallerinin yanı sıra barınma hakkımız elimizden alınmış olunacak. Ya kalmadığımız yurt ve evlere para ödemeye devam edeceğiz ya da yüz yüze eğitimin başlayacağı güne kadar ortaya çıkacak olan belirsizliğin sonuçlarını oradan oraya taşınmaya devam ederek ödeyeceğiz.
AKP üniversiteden, üniversiteliden korkuyor!
Erdoğan’ın mitinglerinde, AKP’nin il kongrelerinde, AVM’lerde salgının yayılmayacağı, virüsün bulaşmayacağı varsayılıyor. Kısıtlama kararlarının saatleri Erdoğan’ın programına uymadığı için son anda değişebiliyor. Kolaylıkla çoğaltabileceğimiz herkes tarafından bilinen bu örnekler dahi başta üniversiteler olmak üzere bütün eğitim aşamalarının kesintiye uğramasına sebep olan bu kararın; öğrencilerin, halkın sağlığı gözetildiği için verilmediğini açıkça göstermeye yetiyor.
Genç işsizliğinin %30’larda seyrettiği, eskinin sınıf atlatan mesleklerinin bugünün proleter meslekleri olmaya başladığı, esnek ve güvencesiz çalışma şartlarının olağanlaştırıldığı bugünlerde bütün halk kesimlerinde olduğu gibi üniversite gençliğinin de AKP’ye duyduğu öfke salgınla beraber giderek arttı.
Ümidini düzen siyasetinden büyük oranda çekmiş olmasına rağmen hafızası AKP’li yıllardan ibaret olduğu için ne yapacağını, nasıl itiraz edeceğini bilmeyen milyonlarca üniversite öğrencisinin karşısına dikilmesinden çekinen Saray Rejimi; bu potansiyelin çaresini de uzaktan eğitime geçmekte buldu.
Salgın bize yeniden gösterdi; bilimsel ve nitelikli bir eğitimin olanaklarının yaratılması, bilimin halk lehine üretilmesi, halkın çocuklarının eşitliğin sağlandığı koşullarda eğitim görmesi insanca yaşanabilir bir memleketin inşası için hayati önem taşıyor.
Devrimci Gençlik Dernekleri olarak bu süreçte üniversite öğrencilerinin eğitim hakkının gasp edilmesinin önüne geçmek için mücadele edecek; bilimsel bilginin üretilmesini, paylaşılmasını, gençliğin nitelikli eğitime erişimini her şart ve koşulda sağlamak için attığımız adımları sıklaştıracağız.
Gelin eğitim hakkımızı savunmak için yan yana gelelim! Eşit, nitelikli, bilimsel eğitim mücadelesinde buluşalım!
Bir araya geliyoruz!
Aynı zamanda yaşam alanlarımız olan üniversiteler bir araya geldiğimiz, eğitim gördüğümüz, geleceğimiz üzerine tartıştığımız, mücadele ettiğimiz ve sosyalleştiğimiz bir kamusal alan özelliği taşıyor. Gün geçtikçe değiştirilmeye, dönüştürülmeye, zayıflatılmaya çalışılmasına karşın kamusallığın yaşayan en güçlü kalelerinden biri olma halini de koruyor. Üniversitelerin açılmaması kararı öğrencilerin bir araya gelmesini engelleyen, kamusallığa dönük bir saldırı anlamına da geliyor.
Devrimci Gençlik Dernekleri olarak bu süreçte; üniversite kulüp ve topluluklarının öğrencilerin bir araya gelmesini, kolektif bir çabanın parçası olarak üretimler yapmasını önemsiyoruz. Bu yönlü çalışmaların parçası olmaya devam edeceğiz.
Üniversite öğrencilerinin kendi sorunlarını tartıştığı forumlar, etkinlikler düzenlemek için adımlar atacağımızı; üniversitenin sözünü ve iradesini örgütleyeceğimiz eylemlerde dillendireceğimizi buradan bir kez daha ilân ediyoruz. Sen de bu çabanın, bir araya gelme kararlılığının bir parçası ol!
Dayanışmayı örgütlüyoruz!
Eğitimdeki eşitsizliğin uzaktan eğitimle derinleşeceği bu koşullarda eğitim hakkı gasp edilenlerin imkânlarının bir araya getirilmesi, öğrenciler arasındaki dayanışmanın salgın koşullarında artarak devam etmesi oldukça büyük bir öneme sahip.
Devrimci Gençlik Dernekleri olarak bu süreçte; ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan öğrenci arkadaşlarımızın yanında olmayı, onların eksiklerini giderecek kampanyalar örmeyi önümüze koyuyoruz.
Yeterli imkâna sahip olmayan öğrenci dostlarımızın nitelikli eğitime erişemediği bu uzun dönemin telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmasını bir nebze olsun önlemek için bir çaba içerisine girmeyi; genç arkadaşlarımızla dayanışma derslerinde buluşmayı önemsiyor, başta İstanbul’un iki yakasında olmak üzere memleketin dört yanında gönüllü derslerde liseli arkadaşlarımızla buluşuyoruz. Sen de bu çabanın, dayanışmanın bir parçası ol!
Özgürlük Akademisi’nde buluşuyoruz!
Üniversitelerde; eğitimin niteliğini tahrif etmeye dönük gelişmeleri, sermayenin üniversiteyi bir meslek yüksekokulu olarak düzenlemek istemesine sebep olan AKP uygulamalarını ve daha nicesini hepimiz, her gün yeniden yaşıyoruz.
İnsanın özgürleşme mücadelesinin taşıyıcı kolonlarından olan bilim, sanat ve edebiyat şimdilerde ya yoksulluğumuzu yeniden üretecek basit bir tahakküm aracı işlevini görüyor ya da küçük bir azınlığın sahip olduğu bir ayrıcalık olarak karşımıza çıkıyor.
Bilim, sanat ve edebiyatı; hapsolduğumuz zorunluluklar hapishanesinin farkına varmak için kullanabilir, derdimizi bu yolla anlatabilir, ayağımızdaki zincirlerden kurtulmak için bir silah olmalarını sağlayabiliriz: Özgürlük Akademisi bunun için yola çıkıyor!
Kaynaklar üniversitelerin açılması, eğitimin kesintiye uğramaması için kullanılabilir!
OECD’nin verilerine göre Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en uzun çalışma saatlerine sahip ülke olarak gösteriliyor. Türkiye’de haftalık çalışma saatlerinin yasal sınırı 45 saat olsa da ortalama çalışma süresi 50 saate yaklaşıyor. Yasal sınırın dahi üstündeki bu çalışma hâli; emeğiyle geçinen milyonların en temel gereksinimlerini karşılamasına, insanın insan olduğu için hak ettiği haklarına erişmesine ise yetmiyor. Açıkça görülüyor ki barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarımıza, sağlık, eğitim gibi temel haklarımıza az çalıştığımız için değil; patronlar çok kazandığı için erişemiyoruz. Salgın koşullarında da bu durum değişmiyor.
Şüphesiz devletin konumu bu tablonun ortaya çıkmasında belirleyici bir noktada duruyor. Patronlarla beraber patronlar için yönetme iddiasını attığı her türlü adımda gösteren AKP; bu eşitsiz, adaletsiz, anti-demokratik düzenin sorumluluğunu üzerinde taşıyor. Uzun mücadeleler sonucu kazanılmış pek çok hakkın düzenin bekası uğruna budandığı, gasp edilmek istendiği bu koşullarda haklarımız için mücadele etme gereksinimi en temelde ömrümüzün geri kalan akıbeti için önem arz ediyor.
Halkın kazanılmış haklarına yönelik saldırılarını arttıran Saray Rejimi; salgını gerekçe göstererek bu saldırılarını meşrulaştırmaya çalışıyor. Üniversitelerin açılmayacağının duyurulması da bu saldırılardan farklı bir yerde durmuyor.
Kendinden menkul bir sınıf olmamakla birlikte toplumun en dinamik kesimini oluşturan gençliğin bir araya gelme olanakların kısıtlamayı hedefleyen bu kararla birlikte milyonlarca öğrencinin eğitim hakkı gasp edilmiş oluyor.
Saray Rejimi; bizlerin nitelikli, bilimsel bir eğitime uzaktan eğitimle erişemeyeceğini bilmesine karşın var olan kaynakları eğitim için değil patronlar için kullanmayı tercih ediyor.
Kaynakların patronlar için değil eğitim için harcanması; üniversitelerin açılmasını, eğitimin kesintiye uğramamasını sağlayabilir. Eğitim hakkımız için vereceğimiz mücadele 11 talebin karşılanıp üniversitelerin açılmasından geçiyor.
1)Üniversitelerde öğrencilere parasız maske ve dezenfektan verilsin.
2) Sınıflar ve ders programı sosyal mesafeye ve hijyen kurallarına uygun olacak şekilde dizayn edilsin.
3) Sınıflar, fakülte binaları, yemekhane, kütüphane ve kantin başta olmak üzere kampüsün bütün alanları düzenli olarak havalandırılsın, dezenfekte edilsin.
4) Pandemi boyunca yemekhane yemeği kumanya şeklinde kapalı paketlerde verilsin, yemekhanenin oturma düzeni sosyal mesafe kurallarına göre düzenlensin.
5) KYK yurtları ve özel yurtlarda, sosyal mesafeye göre bir odada en fazla 2 kişinin kalabileceği şekilde, ortak kullanım alanları ise sosyal mesafeye uygun şekilde düzenlensin. Yurt kapasitesinin yetersizliğini karşılamak için vakıflara ait yurtlar üniversitelerin misafirhaneleri gibi yerler öğrencilere tahsis edilsin.
6) Öğrenci yurtlarında parasız maske ve dezenfektan dağıtımı yapılsın, yurt odaları başta olmak üzere ortak kullanım alanları düzenli olarak dezenfekte edilsin
7) Öğrenci evlerinin başta internet olmak üzere su, elektrik ve doğalgaz faturalarına indirim yapılsın.
8) Online dersler için gereken materyaller (tablet, bilgisayar, internet) öğrencilere parasız olarak sağlansın.
9) Üniversite güzergahlarındaki sefer sayıları artırılsın, sadece üniversite öğrencilerinin kullanabileceği ek metro, otobüs, tramvay seferleri konsun.
10) Özel üniversiteler öğrencilerden aldıkları parayı online dersler oranında iade etsin.
11) Özel yurtlara yapılan zamların geri çekilmesi sağlansın.
Burada sayfalarca anlattığımız ortak hikayemizi değiştirme mücadelesinde, başta 11 talebin karşılanması olmak üzere eğitim hakkımız için senin de bizimle yürüyeceğine inanıyoruz. Mücadelenin her alanında ön saflarda, dayanışma derslerinde ve Özgürlük Akademisi’nde görüşmek üzere!
Özgürlük Akademisi detaylar için- http://www.devrimcigenclikdernekleri.org/2020/10/20/ozgurluk-akademisi-yola-cikiyor/
Özgürlük Akademisi’ne kayıt ol- https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSc1I9P-vv8lA4F2SrWYF7iWw5U68wNwlULV1ftj4kkj0S-KfQ/viewform?usp=sf_link
Dayanışma Dersleri detaylar için- https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSdLlLrTW6qNdwDq_v7h2hJAN_ygQffvT1eC8gxW6qZm9fOXSQ/viewform
Devrimci Gençlik Derneklerine katıl-https://docs.google.com/forms/d/19tH2s-J4qfU2zWtJz6NFzfPzo7RMOS0QffE112RHVv4/viewform?edit_requested=true