Türkiye karanlık bir dönemden geçiyor. İktidarın ve patronların payına daha çok para düşerken bizlerin payına yoksulluk, geleceksizlik, zorbalık ve hukuksuzluk düşüyor. Ekonomik krize baskı ve savaş politikaları eşlik ediyor, ses çıkaranı susturmak için hukuksuzlukla malul bir suç rejimi işletiliyor.
Biz eşitlik istiyoruz!
Türkiye’de doğan herkes borçlu doğuyor. Tepeden tırnağa paralı hale getirilen eğitim sistemi içinde kendine yol çizmeye çalışan çocuklar eşit bir eğitim hakkından mahrum bırakılıyor. Ulaşım, beslenme, kırtasiye ve kültürel ihtiyaçları da kapsaması gereken parasız eğitim hakkı en küçük düzeyde bile hayata geçirilmiyor.
Gençlik kendine bir gelecek çizmek için başladığı eğitim serüveninin sonunda geleceksizlikten başka bir final bulamıyor. Mutlu olma yolunda bir araç olması gereken eğitim işsizlikten önceki son durak işlevini görüyor. Gençler parasız elde etmeleri gereken hakları ancak KYK kredileri yoluyla borçlandırılarak elde edebiliyor. Hem okuyup hem de çalışmak zorunda kalan gençler nitelikli bir eğitim alamamanın yanında maddi ve manevi olarak da tükeniyor.
Genç işsizlik oranı ülke tarihinin en yüksek oranlarından birine ulaşmış durumda. Halkın kanı vergiler ve zamlar yoluyla emiliyor. İktidar krizin sorumlusu olan patronları korumak için halka yıkımı dayatıyor.
Gelir adaletsizliği korkunç boyutlara ulaşmış durumda. Bir avuç zengin azınlık milyonların yaşamı ve geleceği pahasına servetlerini arttırma peşinde.
Biz bunu kabul etmiyoruz! Biz bu tablonun sorumlusu değiliz! Biz eşitlik istiyoruz!
Bizler bu ülkenin geleceksizlik dayatılan geleceğiyiz. Bugünün karanlığını dağıtmak için yarını beklemeyeceğiz!
Parasız eğitim için, krizin faturasını sorumlularının ödemesi için, asalakların değil üretenlerin söz sahibi olması için eşitlik mücadelesinde öne çıkmaya çağırıyoruz!
Biz özgürlük istiyoruz!
Türkiye’de kendi yaşamı veya ülke geleceği hakkında söz söylemek isteyen herkes yanı başında polisi buluyor. İfade özgürlüğü sistemli şekilde engelleniyor. Örgütlenme özgürlüğü ve basın özgürlüğü tarih olmuş durumda. Özgürlüğün karşısına zorbalık çıkarılıyor.
İktidar tüm ülkeye tek tip bir yaşamı ve düşünce tarzını dayatıyor. Aynılaşmayanlar, iktidarın istediği gibi yaşamayanlar, özgürlüklerine sahip çıkanlar hedef gösteriliyor. Kadınların ve gençlerin özgürlükleri sistematik olarak budanıyor. Her ay yeni bir baskı yasası çıkıyor. OHAL ismen kaldırılsa bile fiilen işletiliyor. Sanatçılar baskı görüyor, sansür mekanizmalarını genişletiliyor.
Tek tip bir yaşamı ve düşünceyi kabul etmiyoruz! İktidarın zorbalığına karşı özgürlük mücadelesinde öne çıkmaya çağırıyoruz!
Biz adalet istiyoruz!
Türkiye bir adaletsizlik ikliminin altında yaşıyor. Her yaştan, her meslekten muhalif hapishane tehdidiyle yüzleşiyor. Belediyelere kayyumlar atanıyor; milletvekilleri, sanatçılar, gazeteciler ve öğrenciler tutuklanıyor. Erdoğan’a en küçük eleştiride bulunan her vatandaşın evi basılıyor. İnsanlar iddianamesiz, neyle suçlandığını bile bilmeden yıllar boyu hapislerde çürütülüyor. Uzun tutukluluk süreleri bir cezalandırma mekanizması olarak kullanılıyor. Neden hapse girdiğini bilmeyen binlerce insan yine nedeni bilmeden yıllar sonra tahliye ediliyor.
Yargısız infazlar yaşanıyor, kadın katilleri cezasız bırakılıyor. Yargı sıradan yurttaşların hak arama mücadelelerine yüzlerce yıllık hapis cezaları verirken yandaşlar ne suç işlerlerse işlesin bir yaptırımla karşılaşmıyor.
En küçük hak arama çabası bile “terör” yalanıyla bastırılmaya çabalanıyor. İktidar, krizdeki memleketi sopayla hizada tutmaya uğraşıyor.
Bizler bu ülkenin bir açık hava hapishanesine dönüştürülmesini kabul etmiyoruz. Suç rejimi olan faşizme karşı adalet mücadelesi için öne çıkmaya çağırıyoruz!
Tüm gençliği eşitlik, özgürlük ve adalet için mücadele etmeye Devrimci Gençlik Dernekleri saflarına çağırıyoruz! Gelin; sokaklarda, meydanlarda, amfilerde, forumlarda buluşalım, eşit, adil, özgür ve yaşanabilir bir memleketi birlikte kuralım!