Geçtiğimiz hafta İstanbul ve Antalya’da ekonomik kriz koşullarından dolayı geçinemeyen iki ailenin üyeleri toplu olarak intihar etti. Borç içinde yaşamaya çalışan, güvencesi olmayan, işsiz kalan milyonlarca insan sahte gündemlerle oyalanırken, yaşanan intiharlar iktidar medyasının tüm çabalarına rağmen kamuoyunun ilgisini gerçek gündem olan ekonomik krize topladı.
İşsiz sayısı temmuz ayında 343 bin kişi artarak 4,5 milyona yükseldi. Genç işsizlik oranı ise ocakta kırdığı rekorunu temmuzda yeniden kırarak ölçülen en yüksek değere, yüzde 27,1’e yükseldi. Yani ülkemizde 1,5 milyon genç iş arıyor ama bulamıyor.
Bütün bu tabloya rağmen AKP medyası tüm gücüyle yaşanan intiharların istisnai olduğunu, geçim sıkıntısıyla ilgili değil kişisel problemlerle, psikolojik sıkıntılarla ve depresyonla ilgili olduğunu kabul ettirmeye çalışıyor. Hatta intiharların arkasındaki gerçek sebep olan krizi ve yoksulluğu işaret edenlere aba altından sopa göstererek “intihara özendirmek suçtur” tehditleri yapılıyor.
İntiharlara giden süreç bugünden başlamadı. Halk uzun zamandır AKP’nin sorumlusu olduğu ekonomik krizle ve onun sonuçları olan açlıkla, işsizlikle, borçlarla ve geleceksizlikle boğuşuyor. Bu yıl çok sayıda emekçi geçinemediği için intihar etti; kimileri şehir meydanlarında, TBMM önünde bedenini ateşe verdi. Okul masraflarını karşılamak için çalıştığı inşaattan düşerek yaşamını yitiren öğrenciden atanamadığı için yaşamına son veren genç öğretmenlere kadar kriz tüm halkı açlığa sürüklüyor.
Fatih’te intihar eden kardeşlerin elektrik borcu, Antalya’da intihar eden ailenin 9 ay boyunda ödenmeyen kirası… Tablo kuşkuya yer bırakmayacak kadar net: Öldüren depresyon değil yoksulluktur! Bizler iktidarın yalanlarını yaymasına izin vermeyeceğiz: Yaşanan intiharların, kaybolan yaşamların sorumluları AKP iktidarı ve patronlardır.
Bu yaşananların sorumlusu biz değiliz. Bu krizi biz çıkarmadık, yoksulluğun ve halkın içine sürüklendiği borç batağının, işsizliğin sebebi de biz değiliz. AKP iktidarı ve patronlar bu tablodan sorumludur ve biz bu gerçeği teşhir etmek ve krizin yükünü sorumlularına yüklemek için elimizden ne gelirse yapacağız!
Bu sebeple “Yaşananlar intihar değil cinayettir” demek için 10 Kasım günü Ankara’da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı önünde sesimizi duyurduk. Eskişehir’de ise sokaklarda ve toplu taşıma araçlarında “Kazılan mezarlar bizlerin değil, bu düzenin olsun” diyerek sorumları teşhir ettik.
Bugün ise İstanbul Taksim’de, AKP döneminde semirtilmiş ve medyayı tek ses yapmak için sınırsızca paralar akıtılmış Demirören Grubu’na ait, kent yağmasının en önemli sembollerinden olan Demirören AVM’ye “AKP’nin düzeni öldürüyor, patronların medyası gerçekleri saklıyor” yazılı pankartımızı asarak medyanın saklamak istediği gerçekleri haykırdık. 4 arkadaşımız bu sebeple gözaltına alındı ve gözaltı süreleri de “örgüt üyeliği ve propagandası” kapsamında uzatıldı. Arkadaşlarımızın yanı sıra çevrede bulunan 2 kişi daha polisin sınır tanımaz pervasızlığı ve keyfiliği sebebiyle gözaltına alındı.
Derneğimizin haklı ve meşru mücadelesi karşısında “terör” yalanına sarılmak boşunadır. Bu yaşananlar örgütlenme hakkına ve ifade özgürlüğüne saldırıdır. Derneğimize üye olmak “terör faaliyeti” veya “suç” olmadığı gibi söylediklerimiz de sonuna kadar doğrudur. Haklarımızı savunacak, haklı ve meşru mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz!
İnsanca bir yaşam talep ettiği için gözaltına alınan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır!
Tekrar söylüyoruz: Öldüren depresyon değil, AKP ve patronların yarattığı yoksulluktur!
AKP ve patronların çıkardığı krizin faturasını ödemek istemiyoruz!
Yoksulluk, çaresizlik ve geleceksizlik istemiyoruz!
Zengin bir azınlığın milyonları sömürmesini istemiyoruz!
İnsanca yaşayabileceğimiz bir ülke ve gelecek için tüm gençleri Devrimci Gençlik Dernekleri’ne katılmaya ve eşitlik mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz!
Devrimci Gençlik Dernekleri
11 Kasım 2019