Emperyalizm ve tekelci burjuvazinin organik temsilcisi Saray rejiminin, memleket emekçilerinin kanı üzerine inşaa ettiği yağma ve talan düzeninin artık sürdürülemez hale geldiği su götürmez bir gerçekliktir. Kapıya dayanan kriz, emeğe yönelik saldırılarla ve Saray rejiminin zor araçları ile atlatılmak istenmektedir.
16 yıllık iktidarı boyunca memleketin tüm kaynaklarını sermayeye peşkeş çekmekte beis görmeyen, sömürü ve rant hırsı ile emeğin, doğamızın, madenlerimizin, toprağımızın, üzerine bir karabasan gibi çöken Saray karanlığının, ülkemiz halklarına ve gençliğine yoksulluk, geleceksizlik ve ölüm dışında vaad edeceği hiçbir şey kalmamıştır.
‘Aynı gemideyiz’ masalıyla Türkiye halklarını uyutmaya çalışıyorlar
Her gün onlarca emekçiyi iş cinayetlerinde kaybettiğimiz, işsizlik ve geleceksizlik sonucu gençlerin intihar etmesinin normalleştiği ülkemizde, büyük sermaye gruplarına uygulanan vergi affı ile tekellerin milyarlarca liralık vergi borçları sıfırlanıyor. Hiç kuşku yok ki onlar “sıfırlamayı” iyi bilir. Emekçilerin üç kuruşluk kazancı, vergi, zam ve enflasyon üçgeninde hiç edilip, üniversite öğrencileri krediler ile borç batağına sürüklenirken, iktidar sahipleri utanmadan “Aynı gemideyiz” masalını okuyarak, Türkiye halklarını uyutmaya çalışıyor. Onların gemisi Koç’ların, Sabancı’ların, Doğuş’ların gemisidir. Onların gemisi, emekçilerin kanı üzerinde yüzmekte olan Soma’nın, Ermenek’in, Torunlar’ın gemisidir.
Kendilerine “ekonomik savaş” açıldığını iddia edenler, asıl savaşı zamların, ağır vergilerin ve enflasyonun yükünü gün geçtikçe daha da fazla omuzlarında hisseden emekçi halkımıza açmışlardır. Asıl savaş, Saraj rejimi ile emekçiler arasındadır. Gobels’e rahmet okutacak yandaş kalemşörlerine her gün “millilik” masalları yazdıran Saray rejiminin “milliliğini” TEKEL, Türk Telekom, SEKA gibi kamu varlıklarının özelleştirilmesinden tanıyoruz. “Onların
dolarları varsa, bizim allahımız var” diyenleri, hiç geçmediğimiz köprülerin, hiç gitmediğimiz havalimanlarının milyarlarca dolarlık faturasını halka ödetmesinden tanıyoruz.
Umutla beklediğimiz zafer günleri de ellerimizdedir!
Takke düşmüş, kel görünmüştür. Kurumsallaşan faşizm ile hamlelerini açıktan yapmakta bir sakınca görmeyen Saray rejiminin elinde, krizin faturasını emekçilere kesmek için zor aygıtından başka bir şey kalmamıştır. Onların baskı, manipülasyon ve zor araçları bizlere sökmeyecek! Bize uzatılan bu deli gömleğini giymeyeceğiz. Halk ve emek düşmanı saray rejiminden kurtuluş da, umutla beklediğimiz zafer günleri de ellerimizdedir!