Türkiye, AKP-MHP ittifakı tarafından dayatılan bir baskın seçime doğru hızla koşmakta. Şaibeli başkanlık referandumunun ardından OHAL çatısı altında gidilecek 27. dönem milletvekili ve cumhurbaşkanlık seçimi salt bir seçim değil, Türkiye halklarının kaderi için önemli bir duraktır.
Bugün, Türkiye tarihi boyunca uzun mücadeleler ile kazanılmış demokratik hakların neredeyse tamamı fiili olarak feshedilmiş, pek çok mekanizma işletilmez hale getirilmiş bu süreç OHAL adı altında hızlandırılmıştır. Açık faşizm koşulları yaratılmış; getirilen tüm yasaklar, baskı ve tehditler ile muhalif olana dair ne varsa gasp edilerek Türkiye halklarının geleceği karanlığa sürüklenmiştir.
Akp ve Saray rejimi 12 Eylül faşist cuntasının bile dokunmaya cüret edemediği kazanılmış hakların pek çoğunu yok saymış, Anayasa’ya aykırı çıkartılan KHK’ler ile hukuk tamamen işletilemez hale getirilmiştir.
Artan işsizlik, enflasyon, Türk lirasının değer kaybıyla da halk iyice yoksullaştırılmış, açlığa ve sefalete mahkum edilmiştir. 16 yıl boyunca iş cinayetleri katlanarak artmış, işsizlik 6 milyona dayanırken, çalışan işciler de katledilmiş; patlayan ekonomik krizlerin faturaları ise başta işci sınıfı olmak üzere halka kesilmiştir. Büyük holdinglere, yandaş şirketlere vergi afları ve borç yapılandırılmaları getirilirken; halkın ödediği vergiler 10 kat arttırılmış, limona ve gazoza bile özel tüketim vergisi getirilmiştir.
Bilimsel eğitim tasfiye edilmiş, bizzat AKP eliyle gericileştirilmiştir. Üniversitelerin eşit, demokratik ve bilim üreten kurumlar olması gerekirken hem piyasanın kirli politikalarına, rant hırslarına peşkeş çekilmiş hem de iktidarın arka bahçesi haline gelmiştir. Akademideki ihraçlar, bilimsel üretim anlamındaki imkanların daraltılması ve topyekûn bir gericileştirme ile eğitim niteliksizleştirilmiştir. Genel işsizlikte, genç işsizlik dramatik bir yer kaplarken, gençler geleceksiz ve güvencesiz bırakılmaya mahkum edilmiştir. Bunların yanında üniversitenin tamamını polis-ÖGB terörü ile kuşatan iktidar 72 bin tutuklu öğrencinin de eğitim hakkını gasp etmektedir.
15 Temmuz başarısız askeri darbe girişiminden sonra ‘demokrasi’ sözünü ağzından düşürmeyen AKP, milletvekillerini tutuklayarak; referandumda oy çalarak, mühürsüz oyları geçerli sayarak; hile ve hırsızlıkla sandıktan ‘evet’ çıkmasını sağlamıştır.
Karşısına çıkan muhalif odakların hiçbirine tahammülü olmayan iktidar, eylemleri, grevleri yasaklamakta, en ufak bir demokratik hak arayışını bile terörize ederek hedef göstermektedir. Yükselttiği gözaltı ve tutuklama terörü ile 16 yılda büyük bir tahribat ve yıkım yaratmış, başta Kürt illeri olmak üzere pek çok katliama imza atmıştır.
OHAL KHK’leri ile onlarca gazeteye kayyum atanmış, medyanın yüzde 90’ı Saray güdümüne sokularak halkın haber alma hakkı engellenmiştir. Tutuklu 145 gazeteci, kapatılmış 100’den fazla medya kuruluşu ile birlikte basın özgürlüğü tamamen ortadan kaldırılmıştır.
‘Kız mıdır, kadın mıdır bilmem’, ‘Kadın ile erkek eşit değildir’ gibi söylemler ile tabanlarındaki kadın düşmanlığını besleyen; tacize, tecavüze teşvik eden AKP dönemi boyunca, kadın cinayetleri yüzde 1400 artarken, OHAL döneminde ise günde ortalama 5 kadın öldürülmekte. Çıkartılan kadın düşmanı yasalar, yürütülen politikalar, ‘iyi hal’ ve ‘haksız tahrik’ indirimleri ile de failler korunurken işlenen suçların cezası kadınlara kesilmiştir.
16 yıllık AKP iktidarı boyunca işlenen suçların, yapılan katliamların hepsi hafızalarımızda. Gezi’yi, Ankara’yı, Suruç’u, Cizre’yi, Sur’u da; Aladağ’ı, Soma’yı, Ermenek’i de; öldürülen kadınları da kendini yakan işcileri, atanamadığı için intihar eden öğretmenleri de unutmadık, ‘başkanlık’ adı altında tek adam düzenini dayatan bu iktidara da her fırsatta hatırlatacağız!
Ve bugün, 24 Haziran seçimleri, 2002’den günümüze AKP iktidarının yarattığı bu yıkımın bir adım önüne geçmek için önemli uğrak noktalarından biri olarak karşımızda. Sadece bir seçim olmaktan öte olan bu tarihte, içinde bulunduğumuz bu karanlık tablonun baş sorumlusu AKP iktidarına karşı sandığı da sokağı da örgütlemek için yılmadan mücadele edeceğiz. Salt 24’ünde değil, 25’inden zafere kadar direnişi yükselteceğiz. Devrimci mücadele tarihimizden aldığımız bilinç ve öfke ile eşitlik, özgürlük, bağımsızlık ve demokrasi için sonsuz kararlılığımızla devrime yürüyeceğiz. Çare, direniş, kurtuluş bizim ellerimizde yükselecek, mücadele de! Başta gençliğin olmak üzere halkımızın öz gücüne güveniyoruz, biliyoruz ki:
Gericiliğe karşı laikliği kazanmak ellerimizde!
OHAL’e, yasaklara; baskı ve tehditlere kaşı direniş ellerimizde!
Eşit, parasız, bilimsel ve demokratik bir üniversite kurmak ellerimizde!
İşşizliğe ve güvencesizliğe karşı gelecek ellerimizde!
Erkek egemen sistemi alt etmek ellerimizde!
Savaşa karşı yaşamı savunmak ellerimizde!
AKP ve Saray rejimine, tek adam düzenine karşı demokratik bir ülke kurmak ellerimizde!