Filistin halkının, yüz binlerin katılımı ile 30 Mart Toprak Günü’nün 42. yıl dönümünde başlattığı, Gazze sınırındaki “Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü” olarak bilinen barışçıl eylemine yürüyüşün başladığı günden bugüne, İsrail işgal güçlerinin saldırıları devam ediyor. İsrail’in hamisi ABD’nin Kudüs’teki büyükelçilik açılışının ardından karşı daha çok kitleselleşen yürüyüşe yönelik işgal güçlerinin saldırısında, 60’tan fazla Filistinliyi katledildi, 3 binden fazlasını da yaralandı.
1976 yılında İsrail’in Filistinlilere ait topraklara el koyması ve Filistin halkının bu gasba karşı gösteriler ve grevler düzenleyerek direnişe geçmesinin yıldönümü olarak bilinen 30 Mart Toprak günü, Filistin direnişinin sembolüdür. 1976’daki direnişin 42., 1948 yılında İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesinin hemen ardından Filistinlilerin göçe zorlandığı “Büyük Felaket” olarak adlandırılan Nakba’nın da 70. yılında, Filistin halkının işgal altındaki topraklarına geri dönüş ve özgürlük talebiyle 30 Mart Toprak Günü’nde başlattığı yürüyüş, yapılan tüm bu saldırılara, ‘Sınıra yaklaşanı vururum’ tehditlerine, katliamlara karşı tüm kararlılığı ile devam ediyor. İsrail’in en büyük hamisi ABD ise geçtiğimiz yılın son ayında, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmesinin bir devamı olarak Kudüs’te ABD Büyükelçiliği’nin açılışını 15 Mayıs Nakba Günü’ne denk getirerek Filistin halkının onurlu direnişine yönelik büyük bir provokasyonu amaçlamıştır. ABD, İsrail işgal güçlerinin keskin nişancıları konuşlandırarak; gerçek mermiler, havan ve gaz toplarıyla yaptığı saldırılar ile onlarca Filistinliyi katletmesinden de Filistin halkını sorumlu tutmuştur.
Ancak unutulmasın ki; Kudüs Filistinlilerindir. Emperyalist çıkarları doğrultusunda bölgeyi istediği gibi şekillendirmeye çalışan ABD ve İsrail’in birlikte yürüttüğü kanlı politikaları bunu değiştiremez. 1967’den bugüne, özgür Filistin için mücadele eden Filistin halkı bu uğurda ödediği ağır bedellere; onlarca yıldır devam eden zulme, tehditlere, saldırılara, kıyımlara ve katliamlara rağmen dün, haklı direnişi, onurlu mücadelesi ve kararlılığı ile zafere kadar direneceğini bir kez daha göstermiştir.
AKP’nin Filistin dostluğu sahte ve demagojiktir!
Tüm bu süreçte saldırıları sadece kınamak ile yetinen AKP iktidarı ‘Kudüs kırmızı çizgimdir’ demesinin üzerinden çok geçmeden, dün gece ‘İsrail ile anlaşmaların iptali’ önergesini de reddetti. Filistin halkının kanı üzerinden yükselen İsrail işgal rejimi ile olan ticari, siyasi, askeri ilişkilerini geliştirerek devam ettiren AKP iktidarı, barındırdığı üsler, bulunduğu emperyalist savaş örgütlerinin yanında bu önergeyi reddederek bir kez daha gerçek safını gözler önüne sermiştir: İşgalcilerin, katillerin ve işbirlikçilerin yanından kendi tarihi boyunca bir kez bile ayrılmayan ve her daim en büyük destekçileri olan AKP iktidarının safı Filistin halkının değil, katil İsrail’in safıdır!
Ancak, Filistin direnişi bugün dimdik ayaktadır! Ortadoğu halklarının baş düşmanı ABD ve İsrail, tüm bu yıkıma rağmen direnen Filistin halkına karşı yenilmeye ve Filistin halkına karşı işledikleri suçların hesabını vermeye mecburdur!
Bizler, 68’den bugüne Filistin için çarpışan Denizlerin ve Mahirlerin yolunda ve her daim direnen Filistin halkının yanında, emperyalizmin karşısında olacağız! Filistin halkının haklı davasını ve direnişini yükseltecek; katillere, işgalcilere ve yerli işbirlikçilerine karşı bir adım bile geri atmayacağız!