Berkin Elvan; Haziran direnişinde polisin attığı gaz fişeği ile başından vurularak 269 günlük yaşam mücadelesinin ardından yaşamını yitirmiş; 11 Mart 2014’te cenazesine milyonlar katılmıştı. Milyonların katıldığı Berkin Elvan’ın cenazesine katılmak gerekçesiyle tutuklu bulunan genel sekreterimiz Berkay Ustabaş, bugün görülen ilk duruşmasında tahliye edilmedi.
Evinin basılmasının ardından savcılık ve hakimlik sorguları, “Ahdımız var” denilerek tutuklanması, Silivri 9 No’lu Kapalı Hapishanesi’nden Kırıkkale F Tipi Kapalı Hapishanesi’ne işkenceyle sürgünü ve hapishanede maruz kaldığı hak ihlalerinin ardından bugün görülen ilk duruşma da bir hukuk garabeti olarak tarihe geçti.
SEGBİS dayatması
5 Ocak’ta mahkeme heyetinin “Polisle mutabakatımız var” diyerek tutukladığı genel sekreterimiz Berkay Ustabaş’a SEGBİS ile savunma dayatıldı. Avukatlarını ve hatta mahkeme heyetini dahi görmekte zorlanan, sağlıklı koşullarda savunmasını yapamayan genel sekreterimiz; mahkeme salonunda savunma yapmak istediğini ifade etti. Ancak sürgünler ve keyfi uygulamalarla sağlık savunma hakkının dahi engellendiği; en ufak bir anayasal hakkın dahi askıya alındığı OHAL koşullarında arkadaşımızın bu talebi yerine getirilmedi.
Adil yargılamayla ilgisi olmayan sorular
Bugün Çağlayan Adliyesi’ndeki 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde eşine az rastlanır bir hukuk garabetine tanık olduk. Mahkeme heyeti; delilsiz ve olmayan bir yasaya istinaden hazırlanmış bir iddianame sonucunda tutuklanan arkadaşlarımıza, iddianamede yöneltilen suçlamalarla ilgili hiç bir soru sormadı. Tutuklu ve tutuksuz yargılanan 12 kişi de dahil mahkeme salonunda bulunan hiç kimse yargılamanın neden yapıldığını anlayamadı.
Savunmalar esnasında adeta top çeviren mahkeme heyeti, “Günlük hayatınızda hangi kitapları okuyorsunuz?”, “DEV-GENÇ’in tarih ve siyasetle bir alakası var mı?”, “Sadece sol kitaplar mı okuyorsunuz?”, “İslami ve sağcı kitaplar da okuyor musunuz?” gibi “Hobileriniz nelerdir?” düzeyinde, yöneltilen suçlamalarla uzaktan yakından ilgisi bulunmayan sorular sorarak delilsiz dosyaya delil üretmeye çalıştı.
Mahkeme heyeti iktidardan talimat alıyor!
Zaten yasal bir temeli bulunmayan, hukukun geçmişe yönelik işletilmesiyle inşaa edilen delilsiz bir dosyanın ardından böyle absürd soruların gelmesi tüm bu mahkeme süreciyle ilgili mevcut kaanatimizi daha da güçlendirmiştir.
Mahkeme heyeti cahilliğinden, iş bilmezliğinden bu tavrı takınmadı. Heyet saçmalamak zorunda kaldı çünkü bütün bu süreç en başından itibaren hukuki değil siyasiydi. Israrla söyleyeceğiz: Savcılık da, mahkeme de taraflı ve bağımlıdır; siyasi iktidardan talimat alarak yargılama yapmaktadır.
Ortada hukuka, yasaya, bağımsız yargıya dair hiç birşey kalmayınca mahkeme salonlarının sirke dönüşmesi kaçınılmaz oluyor. Bugün yaşanan garabetinin de özeti budur.
Yargılananlar yargılayanlara hukuk dersi verdi!
Tutuklu ve tutuksuz olarak yargılanan sanıkların savunmaları ise; soruşturma ve kovuşturma boyunca yaşanan hukuksuzlukları bir bir ortaya koyarak mahkeme heyetine ve savcılık makamına hukuk dersi verdi.
Nihayet heyet, genel sekreterimiz Berkay Ustabaş’ın da olduğu tutuklu sanıkların tutukluluğunun devam etmesine karar vererek duruşmayı 5 Haziran 2018 tarihine erteledi.
Berkay’ın “Ahdımız var” denilerek tutuklanması, sürgünü ve hapishane süreci boyunca gördüğü işkence bize hangi mesajı veriyorsa; tahliye edilmemesi de aynı mesajı veriyor. Devlet, karşımıza oturttuğu mahkeme heyeti aracılığıyla genelde gençliğin örgütlü devrimci mücadelesine, Haziran direnişinde sokağa çıkan milyonlara özelde Devrimci Gençlik Dernekleri’ne gözdağı verilmek isteniyor.
Binlerce öğrencinin tutuklandığı, Erdoğan’ın kürsülerden “O komünist gençleri okutmayacağız” diyerek okuma hakkımıza dahi göz diktiği, en küçük hak arayışının dahi polis saldırısı, ev baskını, hedef gösterme, gözaltı ve tutuklamayla karşılık bulduğu faşizm koşullarında; mahkeme heyetlerinin verdiği kararlar da kürsülerden edilen tehditler de bizleri yıldıramaz!
Berkay’ın tutukluluk sürecinin hukuksuzluğu, ilk duruşmada verilen kararla pekiştirilmiştir.
Ancak yalnızca hukuksuzluk, sömürü ve faşist baskılar pekişmiyor.
Derneğimiz, gençliğin örgütlü mücadelesini her alanda yükseltecek; er ya da geç genel sekreterimizin özgürlüğünü sağlayacaktır!
40 yılı aşan siyasi geleneğimiz; baş eğmezliğin, yılmamanın, işkence ve sürgünlere inat yaşamı savunmanın, mücadelenin, direnişin ve ille de zaferin adını bugüne taşımıştır.
15 yaşında çocukları sokak ortasında öldüren karanlığa karşı kurtuluşa kadar mücadele etmekten bir an bile geri durmayacağız! Geri basmıyoruz, bizleri yıldıramazsınız!